Pazar, Kasım 04, 2007

Kalbin Cephanesi

Tembel blogırın alıntı yapanı caizdir,,şimdi okuyup "banane sie lan" diyeceksiniz diyin,valla diyin bak... 31 ekim tarihli doğan medyanın gülü bülbülü milliyet gazetesinden alınmıştır::

:::::
Yeniden kerteriz alalım!

"Bu gürültüde edecek söz kaldı mı?" diye düşünüyordum. "Bu kan çanağında ne söylenir şimdi?" diye soruyordum. Haksızlık ediyorum oysa. Neler neler var söylenecek. Hâlâ. İnadına. İnattan.
Söz, Antalya'da. Antalya Serbest Bölgesi'nde. Novamed kadınlarında. 81 kadın işçi, geçen yıl 26 Eylül'de başlayan grevlerini sürdürüyorlar. "Bize insan gibi davranacaksınız" diye söze başladılar bir yıl önce. Gece gündüz, yağmur çamur, grev çadırlarında nöbet tutup aslanlar gibi direndiler. Bir yılda neler neler oldu bu ülkede, hiç sektirmeden her gün direndiler.

Orda, kadınlar var uzakta!
Novamed GMBH, Fresenius Medical Care, tüm dünyada diyaliz sektöründe; diyaliz cihaz ve malzemeleri üretiminde dünya pazarının büyük bir bölümünü elinde bulunduran çokuluslu bir şirketin Türkiye'deki fabrikası.
İki yıl öncesine kadar şunları yaşıyorlardı:
Günlük çalışma sırasında işçilere 15 dakikalık tek bir mola ve 25 dakikalık yemek arası veriliyor. İşyerinde yemek servisi yok, çalışma saatlerinde ve servis aracında dahi işçilerin birbiriyle konuşması yasak. Hatta, kadınların kimyasal maddelerden korunması için maske takmalarına bile izin yok. Çünkü konuşabilirler!
Kadın işçilerin evlenmek için fabrika yönetiminden izin almaları gerekiyor. Evli kadınlar yönetimin belirlediği zamanlarda hamile kalıp çocuk doğurmak için sıraya girmeye zorlanıyorlar. Buna uymayan işini kaybediyor.

İsyanlar başlasın!
Novamed'in kadın işçileri bu çalışma koşullarına isyan ediyor ve iki yıl önce Petrol-İş sendikasında örgütleniyorlar. Hayatlarında ilk kez sendikalı oluyorlar. Hamile kadınların gece vardiyasında çalışmasının yasadışı olduğunu mesela, ilk o gün öğreniyorlar. İnsan olduklarını öğreniyorlar, insan gibi yaşamaya hakları olduğunu.
O günden başlayarak yavaş yavaş, tırnaklarıyla haklarını almaya başlıyorlar. Ama sendika, 19 Nisan 2006 tarihinde toplu sözleşme yapma yetkisini almasına rağmen Fresenius-Novamed yönetimiyle uzlaşamıyorlar.
Neden? Çünkü fabrika yönetimi sendikayı istemiyor. Kadınlar da inat değil mi!- sendikalarını bırakmıyorlar. Çünkü kazandıkları hakları güvenliğe almak istiyorlar. Sadece kendileri için değil çünkü, başka kadınlar, kendi kızları için mücadele etmişler bunca zaman, bunu yedirmek istemiyorlar. Haklılar.

Kalbin cephanesi
İşte bu yüzden 1 yıl 2 aydır grevdeler. Dahası var:
Pek yakında işverenle masaya oturacaklar. O masadan ne çıkar, ne kazanırlar, göreceğiz. Ama bana sorarsanız zaten kazandılar. Başka ülkelerin başka kadınları (gazetelerde pek göremediniz bunları ama) gelip Antalya'ya onlarla birlikte grev çadırlarında nöbet tuttular.
Avrupa Birliği'nden üretici firma için kınama kararı çıkarttılar. Yoksul, kaybedecek bir şeyi olmayan, kalplerinden başka cephaneleri olmayan seksen iki kadın, koca koca patronları masaya oturmak zorunda bıraktılar. Ama en önemlisi şu:
İnsan gibi yaşamak için direnmeyi öğrenen insanın kafasından bu bilgiyi ne yaparsanız yapın kazıyıp çıkaramazsınız. Hele kadınlar, bir kere inandılar mı inandıkları şeyi öldür Allah çekip onlardan alamazsınız.
İnsanlar bir kere insan olmayı öğrendi mi bunu asla unutturamazsınız.
Ve bu kan çanağında, sağ olsunlar, hâlâ insanlığın gerçek hayali için, eşitlik, adalet ve özgürlük için direnenler var, bize hatırlattılar. Kerterizimiz bu kadınlardır ve ezilmeye onlar gibi direnebilenler. Sağ olsunlar.

Ece Temelkuran

:::::

Hiç yorum yok: